01 Kasım 2009

rakı eşliğinde jazz keyfi

Küçük masalar, kırmızı halılar. Loş ışıklar. Masalarda minik abajurlar. Öyle danslı, gürültülü bar havası değil. Özne sahnedeki performans. Öyle fonda müzik şeklinde değil, sinema konsantrasyonunda dinlenecek.

Londra’da hayran kalmıştım. Mekanlar aslında bizim eski usül gazinolara benziyordu. Vakit geçirmeye değil, iyi müzik dinlemeye geliyorlardı jazz kulüplerine. Kotla falan değil, şık kıyafetlerle.


İran caddesinde, Yosun Restoran’ın üst katına da böyle bir Jazz Club açıldı. İçelim, coşalım mekanı değil. Özenle müzik dinlemek için. Ben iki gece iki grubu ağzım açık dinledim. Sanki, Ankara’da yıllardır böyle bir kulübü bekleyen bir ton insan varmış. Masalar hep rezerve, hep dolu.


İstisna müşteriler de yok değil. Rakı eşliğinde jazz dinleyenler örneğin. Garsona, “Meze olarak ne alabiliriz?” diye soranlar. Onlar da gecemize renk kattı. Makaramız oldular. Özellikle mis gibi Ray Charles söyleyen solist Müjde için ancak, “Kızın şapkası ne eskiymiiiiş” yorumunu yapabilen bir takım kaynak saçlı kızlar..


Gecenin sonunda ikinci katına bayıldığım Hok’sun birinci katındaki barını deneyelim dedik. Zaten gece uğradığımız üç mekanın mohitolarını yarıştırıp duman olmuşuz. Güzel müzikle ruhumuzu beslemişiz. Accık da dans edelim demişiz. Girdik bara.. Anneciiim o da ne. Omuz titreterek dans eden kızlar falan. Yine kaynak saçlar. Alkol power falan yetmez benim omuzları titretmeye. Ya öyle uzaylıya bakar gibi bakacağız ya da uzayacağız. B şıkkını seçtik.


Bir de yaptığımız kontrollü rezaletler var ki bu gecenin bazı ayrıntıları sırlar dolabına kalkacak. İstanbula giderseniz Melis sizi sahneye çıkartacak:):)