01 Temmuz 2009

My Marlon and Brando/Gitmek


Sen hiç gerçek bir hikayede, gerçek kahramanının başrol oynadığı bir film izledin mi?


Ayça Iraklı aşkının peşinden Diyarbakır’dan Van’a oradan İran’a sürüklenirken sanki izlediğin film değil, belgesel gibi. Hatta hikaye gerçek zamanda yaşanırken kayda alınmış gibi.


Ayça Damgacı Irak savaşı sırasında sevgilisi, Iraklı Kürtlerin Cüneyt Arkın’ı, Hama Ali’nin peşinden gidiyor. Ayça, “Sınır tanımayan aşk” klişesini fiiliyata döküyor.

Ama ne gitmek. İzlerken iç sesim susmuyor:

“Aman taksici tecavüz edecek. Sus adamdan dayak yiyeceksin. Dur şimdi teröristler vuracak. Aman bu adama değer mi, bak o kalkıp gelmiyor. Sen kadın başınla ne halt yemeye….”


“Aşkta gözü karayımdır” mı diyordun? Al bi de burdan yak. Ayça bu yolculuğu gerçekten yapmış.


Sadece aşk değil. Kürt meselesi, kaçak göçmenler, İran’da rejimin acayipliği, İranlıl


arın derinliği. Ama adamın gözüne sokmadan , ince ince.

Filmin sonunda izin alınan ve teşekkür edilenler listesi;


İçinde hem Türk Silahlı Kuvvetleri, hem Mezopotamya Kültür Merkezi.