Bu yazıyı birkaç yıl önce başka bir vesile ile yazmıştım. Gün yüzüne çıkması bloga nasip oldu.
Savaş şartlarında, yokluk içinde yaşayan Iraklı bürokrat ve siyasiler için Türkiye'ye düzenlenecek resmi gezi kaçırılmayacak bir fırsat. Yanı başlarındaki Türkiye'deki konfor da, ağız sulandıracak cinsten.
Hal böyle olunca Irak Başbakanı'nın yurt dışı ziyaretleri de dev kadro ile gerçekleştiği için Bağdat'taki resmi koridorlarda Türkiye yolu dört gözle bekleniyor.
Geçtiğimiz aylarda Irak Başbakanı yine Ankara'daydı. Biz "PKK ne olacak?" işleriyle uğraşırken, Türkiye ve Irak bir "Pay TV krizi"nin eşiğinden döndü.
Swiss Otel'de konaklayan heyetin kalabalık bir bölümü, Irak şartlarında kullanma lüksüne pek sahip olmadıkları Pay TV kanalını görünce ipin ucunu biraz kaçırır. Gecenin geç saatlerine kadar pencerelerden televizyonların mavi ışıkları yansır. Adı üstünde "Pay TV", yani "İzlediğini Öde". Otelden ayrılırken sıra fatura ödemeye gelince "Pay TV" krizi baş gösterir. Ne Irak Dışişleri Bakanlığı ne de Irak Başbakanlığı bu faturayı ödemeye yanaşmaz. Eee Iraklıların erotik hatta pornografik filmler içeren Pay TV faturasını Türk Dışişleri Bakanlığı ödeyecek değil ya!
Konu Irak Başbakanı Maliki'ye kadar taşınır. Küplere binen Maliki bürokratlarına "hemen ödeyin" talimatı verince konu kapanır. Ancak, Bağdat'a dönen uçağın arka koltuklarına mahcup bir sessizlik hakim olur.
Maliki, geçtiğimiz günlerde 30 kişilik dev heyeti ile yine Ankara'daydı. Ancak yaşayacakları konforu düşündükçe gözleri parlayan Irak heyeti bu kez bir sürprizle karşılaştı.
Önceki geziden ağzı yanan Irak Dışişleri Bakanlığı, Maliki'nin son ziyareti için bazı tedbirler almayı ihmal etmemişti.
Yine Swiss Otel'e yerleşen heyet, gün boyunca terörle mücadele anlaşması için çetin müzakereler yaptı. "İmzalanacak mı imzalanamayacak mı?" stresiyle gergin saatler geçiren Iraklılar, akşam saatlerinde dinlenmek üzere oteline döndü. E-postalarına bakmak, belki biraz sohbet sitelerine takılmak için odalarındaki internet bağlantısını kullanmak istediler. Ancak, Irak Başbakanlığı bu kez tedbirli davranmış, rezervasyona sadece yatak ve yemekleri dahil etmişti. İnternetin saatinin 8, günlüğünün de 15 dolar olduğunu öğrenen Iraklılar pahalı bularak kullanmaktan vazgeçti.
Yataklarına uzanıp, "şöyle eğlenceli bir film izleyerek dinleneyim" diyen konukları bu kez başka bir sürpriz bekliyordu. Önceki kabarık faturadan ağzı yanan Irak Dışişleri Bakanlığı otele, "pay TV'ler kapatılsın" talimatı vermişti. Telefonlar da sıfırlı hatlara kapatılmıştı. Iraktaki eşlerini aramak için ücretini de ödemeleri gerekiyordu.
Odada yapacak bir şey bulamayan Iraklıların bazıları boş televizyon ekranına bakmaktansa aşağıya inip masaj yaptırmaya heveslendi. Ancak masaj da artık "ekstra ücretli"ydi. Paraya kıyamayanlar bu kez lobiye yöneldi.
"Bir buzlu viski" diyenlerin de hevesleri kursaklarında kaldı. Sadece çay ve kahve ücretleri karşılanıyordu. Otel işletmesi Irak Dışişleri'nden içki siparişleri için sıkı talimat almış, hafif demlenmek isteyenler ise elleri cebe atmak zorundaydı.
Iraklılar Ankara'da sadece bir gece kaldı. Esenboğa Havalimanı'ndan uğurladığımız Maliki'nin heyetinde yine mahsun bir sessizlik hakimdi. Ne de olsa Ankara artık eski Ankara değildi