27 Haziran 2009

I did it!

Girdim. Girmekle kalmadım masa da buldum. Üstelik sadece kot ve sandaletle. Hiç de ezik hissetmedim.

Oysa ki alışverişe çıkan Pretty Woman tedirginliği yaratmıştı bende. Önce Deniz anlattı:

“Kapısına kadar gittik. Ay acayip giyinmiş, şık şıkıdım kadınlar. Bendeyse kot, converse.” Bizimki ikoncanlardan korkmuş, kapıdan bile girmeye cesaret edemeyip mekandan kaçmıştı!

Mevzu Eat’N Joy. Ankara’nın yeni cafe-restoran cenneti Filistin Caddesi’nin son bebeği. Terası pek güzelmiş, etleri de şahaneymiş falan derken kafaya koyduk. Zeyno ile arzı endam edeceğiz.

-Hanfendi maalesef yerimiz yok

-E biz şuracıkta beklesek de boşalan masaya şeettirsek????????

-Saat bire kadar( bahsedilen gece vakti ) tüm masalarımız rezerveeee.


Madem öyle, engelleri aşar coşarım. Bir cuma, ansızın öğle vakti kapısına dikilirim. Hahaaaayt, tüm masalar benim. Üstelik ortalıkta sadece desperate housewives. Onlar da bana komaz.



Top five listesi için 3 kriterim var; dry-aged et, mohito lezzeti ve rahat koltuklar.

Mekan ferah, koltuklar rahat, sunum şık. Menüdeki yemek fotoları aklını alır. Amma velakin..

Kuzum o dana pirzola gerçekten dry-aged mi? Hele mohito, cık cık cık! Olmaz öyle şurupla falan. Gerçek lime, esmer şeker, soda water please. Eat’N Joy, otur. 6!


Yaşasın Big Chefs. Kokoşcanlar da Eat’N Joy’a kaydı, mekan sandaletlilere kaldı.